SUPSAN’dan Haberler

Türkiye’nin ve Yakın Coğrafyanın En Büyük Motor Supabı Üreticisi

Yedek Parça Dergisi Haziran 2022 sayısı, Ercan Çelik ile röportaj.

Türkiye’de Ford Otosan, Oyak Renault, Türk Traktör gibi OEM üreticileri başta olmak üzere, Amerika ve Avrupa pazarlarında önemli otomobil üreticilerine yaptığı ihracatlar ile sektöründe global bir oyuncu konumunda olan Supsan’ın Genel Müdürü Sn. Atınç OCAK ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Türkiye’nin ve yakın coğrafyanın en büyük motor supabı üreticisi olduklarına vurgu yapan Sn. Atınç, “Supabın yanı sıra yedek parça piyasasında ticaretini yaptığımız çok sayıda ürün gamı bulunuyor. Bu ürün gamı içerisinde bulunan turbo, silindir kapak, eksantrik mili, zincir kiti, fincan ve conta ürünlerimiz ile piyasada önemli bir pay sahibiyiz.” dedi.

Sizi tanımak isteriz. Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? 
1972 İstanbul doğumluyum. Ortaokul ve lise tahsilimi Özel Çavuşoğlu Koleji’nde tamamladım. Daha sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Yöneticilik kariyerim süresince de Sabancı Üniversitesi EDU Yönetici Geliştirme Programı’nı tamamladım. Evliyim ve 11 yaşında bir oğlum var.

Otomotiv sektöründe ne zamandan beri çalışıyorsunuz? Sektörde çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Mühendisliğe ve otomotiv sektörüne olan ilgim genç yaşlarda başladı. Dolayısı ile eğitimimi ve kariyer yolculuğumu en başta bu doğrultuda planladım. Üniversite eğitimim esnasında fabrika stajlarımı şu anda yöneticiliğini yapmakta olduğum bir Borusan iştiraki olan Supsan Otomotiv Parçaları’nda yapmıştım. Okulumu bitirmemin ardından 1995 yılında dönemin şirket Genel Müdürü’nün teklifi ile Borusan’ın “Yönetici Yetiştirme Programı” dahilinde Borusan Grubu’na ve Supsan’a katıldım. O tarihten beri yaklaşık 27 yıl boyunca şirket içerisinde hemen hemen tüm kademelerde operasyonel ve yönetici olarak görev aldım. 2021 yılı başından bu yana da Supsan’da Genel Müdürlük görevinde bulunuyorum.

Supsan Otomotiv Parçaları hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
1970 yılında kurulan ve 1973 yılında Eaton firmasının lisansı ile ilk olarak Tofaş’a motor supabı üretimi ile başlayan Supsan Motor Supapları bugün itibarı ile 10 milyon üretim kapasitesi ile Türkiye’nin ve yakın coğrafyanın en büyük motor supabı üreticisidir. Türkiye’de Ford Otosan, Oyak Renault, Türk Traktör gibi OEM üreticileri başta olmak üzere, Amerika ve Avrupa pazarlarında önemli otomobil üreticilerine yaptığı ihracatlar ile sektöründe global bir oyuncu konumundadır. Yakın dönemde supabın yanında üretmeye başladığımız turbo üretimi ile birlikte Türkiye yedek parça sektöründe yer edinirken bir taraftan da OEM’lere supabın yanı sıra turbo geliştirme konusunda sunduğumuz Ar Ge proje destekleri ile rakiplerimizden farklılaşıyoruz. Bunun yanı sıra kendi markamız ile yedek parça piyasasında ticaretini yaptığımız çok sayıda ürün gamı bulunuyor. Bu ürün gamı içerisinde başlıca silindir kapak, eksantrik mili, zincir kiti, fincan ve conta ürünlerimiz ile piyasada önemli bir pay sahibiyiz.

Supsan Otomotiv Parçaları’nın sektördeki pazar payı ve konumu hakkında bilgi verir misiniz?
Bahsettiğim gibi Supsan olarak Türkiye ve içinde bulunduğumuz yakın coğrafyanın en büyük motor supabı üreticisi konumunda bulunuyoruz. Bu kapsamda sektörde alanında lider konumdayız. Motor supabı üretiminde içten yanmalı motorların ihtiyaç duyulduğu tüm segmentlere ürün verebilecek yetkinliğe sahibiz. Tarımdan taşımacılığa, binek araç gruplarından iş makinelerine, marinden havacılığa tüm sektörlere motor supabı üretebiliyoruz. Yeni geliştirdiğimiz ürün gamlarında da hızla pazar payını artırmak en önemli amacımız.

Pazarın rekabetçi koşullarında Supsan markasını öne çıkaran özellikler, ürünlerin kalite, garanti, fiyat politikası ve müşteri memnuniyeti hakkında neler söylemek istersiniz?
Supsan ismi aslında her zaman kalite ve müşteri memnuniyeti ile birlikte anılmaktadır. Tüm süreçlerimizde hem proses bazında hem de nihai ürünlerin yüzde 100 kontrolü ile müşterilerimize hatasız ürün sunma çabamız öncelikli hedefimiz. Kaliteyi en iyi fiyat ile sunabilmek adına yoğun bir şekilde projeler üretiyoruz. Özellikle Endüstri 4.0 kapsamında yürütmekte olduğumuz robotik otomasyon süreçleri ile hem iş güvenliği açısından risklerimizi minimize ediyor hem de otomasyonun ve dijitalizasyonun getirdiği avantajları kullanmak yönünde çalışıyoruz. Şu anda otomotiv sanayinde geçerli olan tüm kalite belgelendirmelerine ilaveten Ford Q1 belgemiz ve 2020 yılında almış olduğumuz altın Ecovadis belgelerimiz bizi sürekli ileriye taşıyor.

Değişen tüketici talepleri ile birlikte Supsan markasının referans sayıları hakkında bizleri bilgilendir misiniz?
Değişen müşteri ihtiyaçlarına yönelik esnek ve gelişime açık yapımız ile taleplere yanıt vermeyi hedefliyoruz. Öncelikli konumuz ise kalitemizi süreklilik esası ile ele alırken, bulunabilirlik ve referans çeşitliliğimiz ile taleplere uygun biçimde yönetebilmek. Şu anda motor supabı haricinde 50’yi aşkın ürün gamı ile piyasaya ürün sunuyoruz.

Supap teknolojisinde gelinen son nokta olan sodyum dolgulu supap üretimi için yatırım yapıp devreye almış bulunuyoruz. Özellikle düşük hacim yüksek performans gerektiren içten yanmalı turbo destekli motorlar, kullanılan yüksek alaşımlı malzemelerin de yetersiz kalabildiği durumlarda, yüksek ısıl dirence sahip bu tarz supaplara ihtiyaç duyuluyor. Burada turbo ürünümüze de ayrıca değinmek isterim. Turboda yedek parça pazarındaki oluşumumuzu geliştirirken, OEM oyuncusu olabilmek adına çok sayıda Ar-Ge projeleri geliştiriyor, bu doğrultudaki çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Supsan markası hangi ülkelere ihracat yapmaktadır? Türkiye ve uluslararası pazarda hedefleriniz nelerdir?
Supsan her zaman OEM firmalarının tercihi olmuştur. Bu bazda baktığımızda yurt içinde başta Ford Otosan, Oyak Renault, Türk Traktör olmak üzere Supsan markası OEM’ lerin öncelikli tercihi. Bununla birlikte bünyemizde yer alan Ar-Ge faaliyetleri ile OEM firmalarına yeni motor projelerinde destek vererek rakiplerimizden ayrışıyoruz. Yurtdışına baktığımız zamanda da birçok önde gelen OEM firmasının denetiminden geçerek A sınıfı tedarikçi sıfatı ile başta Avrupa ve Amerika olmak üzere farklı coğrafyalara ürünlerimizi sunuyoruz.

Gözlemlediğiniz kadarıyla otomotiv yedek parça sektörünü gelecekte bekleyen olumlu/ olumsuz gelişmeler sizce nelerdir?
Paris İklim Anlaşması’nda alınan kararların 2050 sıfır emisyon hedefi doğrultusunda otomotiv sektörü için de yıkıcı bir değişime girilmesi yönünde etkileri oldu. 1800’lü yılların ortalarında geliştirilen ilk atmosferik içten yanmalı motorlar, yıllar içinde teknolojinin getirdiği ilerlemeler ile kendi içerisinde evrim geçirse de çalışma prensibi olarak günümüze kadar hep aynı kalmıştı. Fakat gelinen noktada sıfır emisyon hedefi doğrultusunda günümüzde artık içten yanmalı motorlar yerini elektrikli ve yakıt hücreli teknolojilere bırakmaya başladı. Avrupa konseyi 2040 yılından sonra binek ve ticari araç gruplarında artık içten yanmalı motor üretilmesini yasakladı.

Yapılan tahminler doğrultusunda 2030 yılına gelindiğine özellikle gelişmiş ülkelerde elektrikli araç pazar penetrasyonunun yüzde 50’ler seviyesine gelmesi bekleniyor. Tabii bu öngörüler elektrikli araç üretimlerinin yanı sıra bu araçların kullanılabilmesi için gerekli olan alt yapı desteklerinin de hükümetler tarafından aynı hızda devreye alınmalarına bağlı. Bu tarz teknolojilerin hızlı bir şekilde devreye alınabilmesi için tüketici açısından en önemli kriterler yeterli şarj alt yapısı, teknolojik gelişmelere paralel olarak uzatılması gereken araç menzilleri ve daha uygun maliyetli araçların piyasa sürülebilmesi olacak.

Bu doğrultuda gelecek trendlere baktığımızda; elektrifikasyon, otonom sürüş, paylaşımcı araçlar ve bağlantılı araçlar sektörün bu hızlı dönüşümünde baş rol oynayacak. Bu kapsamda yedek parça sektörü de giderek önem kazanırken aynı şekilde bir değişim içerisine girecek. İçten yanmalı motorların kullanımı ve üretimi bir süre daha devam edeceği ve tamamen elektrifikasyona geçiş bir süreç alacağı için özellikle içten yanmalı araçların ihtiyacı olan parça tedariği devam ederken bir taraftan da kademeli olarak devreye girecek elektrikli ve yakıt hücreli araçlar için ise yeni bir pazar ve parça ihtiyaçları oluşacak. Bu noktada bu değişim ve dönüşüme ayak uydurabilecek üreticiler ve tedarikçiler yarış içerisinde kalırken, adaptasyonu sağlayamayanlar için ise hareket kabiliyeti ve pazar giderek yok olacak.

Değişen sektörde gelecekteki başarıyı yakalamak için otomotiv sektör oyuncuları iş süreçlerini tekrar gözden geçirmek durumunda. Bu doğrultuda şirketler, yeni müşteri odaklı ürün ve hizmetlerini geliştirmek için Ar-Ge’ye daha fazla bütçe ayırmalı, ürün yerine hareketlilik odaklı iş modelleri geliştirmeli ve içten yanmalı motordan elektrikli araçlara geçiş için yatırım yapmalıdır.

Bildiğiniz üzere koronavirüs ile mücadelede ve salgınının gölgesinde girdiğimiz 2022 yılında dünya ve Türkiye’ye ilişkin ekonomi ve otomotiv sektörüne dair öngörüleriniz nelerdir?
Koronavirüs ile mücadele süreci sektörün özellikle tedarik zinciri yönetimini önemli ölçüde bozdu. Bunun üzerine yaşanan yarı iletkenlerin tedariğindeki sıkıntılar ve son dönem Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği etkiler, sektörde üreticilerin kapasite kullanım oranlarını ciddi bir şekilde etkiledi. Bunun neticesi olarak üretim kısıtları sebebi ile oluşan arz-talep dengesizliği hem ülkemiz hem de dünya genelinde önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmakta. Sektördeki öngörüler, bu problemlerin azalarak da olsa önümüzdeki yıl sonuna kadar devam edebileceği yönünde.

Üreticiler için bu dönemde yaşanılan en büyük problemlerden bir tanesi de dünyayı ve ülkemizi etkileyen yüksek enflasyonist ortamın yarattığı üretim maliyetlerindeki çok yüksek ve hızlı artışlar. Özellikle enerji ve hammadde fiyatlarındaki artış tahmin edilmesi güç boyutlarda ilerliyor. Dolayısı ile sektörü, ticari boyutu ile de etkileyen bu durumun kontrol altına alınabilmesi de önemli bir husus olarak karşımıza çıkıyor.

Ar-Ge projelerinizden bahsedebilir misiniz?
50 yılı aşan kurumsal tecrübemiz ve yeteneklerimizle, altyapısını oluşturduğumuz “Ar Ge Merkezi”mizin T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından, 2017 yılında tescil edilmesinin gururunu yaşıyoruz. Müşterilerimize yüksek verim ve yüksek kalitede, teknik üstünlükler içeren ürünleri, uygun maliyetlerle sağlarken, geliştirdiğimiz mühendislik test, analiz ve onay yetkinlikleriyle aynı zamanda, çözüm ortağı olarak hizmet veriyoruz. Bu bağlamda, gelişen teknolojileri takip ederek, müşterilerimize yenilikçi yaklaşımlar içeren çözümler oluşturmak temel Ar-Ge hedefimizi oluşturuyor. Supsan Ar-Ge olarak bu hedefe ulaşabilmek için sürdürülebilir teknoloji ve Ar-Ge yetkinliğine sahip olmanın ve bu konuya yatırım yapmanın ne kadar önemli olduğunun bilincindeyiz. Ar-Ge Merkezi’mizde 10 mühendis ve 13 tekniker olmak üzere toplam 23 araştırmacımız ile şu ana kadar 21 proje bitirdik. 5 tescilli patentimiz 1 faydalı modelimiz, 8 tane de araştırma aşamasında olan patent başvurumuz bulunuyor.

Projelerimizi; ürün geliştirme, proses geliştirme, malzeme geliştirme, dijitalleşme ve bilgi sistemleri olmak üzere dört ana çalışma alanında yürütüyoruz. Ürün geliştime kapsamında müşterilerimizin, tasarladıkları yeni nesil motorlarda kullanılacak alt parçaları geliştirme süreçlerinde karşılaştıkları zorlukları aşmaları için sahip olduğumuz ulusal ve uluslararası bilgi birikimlerimizi en doğru şekilde kullanıyoruz. OEM, OES ve yedek parça pazarına, yeni ürünler sunarken, mevcut ürünlerimizin kalite ve performanslarını yukarı çekmek için sürekli çalışıyoruz. Sonlu Elemanlar Analizleri (FEA), Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (CFD) ve daha birçok gelişmiş araçlar ile en iyi tasarıma ulaşmak için çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Teknik uzman kadromuz bu yetkinlikleriyle, verimliliği ve dayanıklılığı yeniden tanımlanan içten yanmalı motorlarda, müşterilerimiz için uzmanı oldukları parçaları geliştirmekte, test ve kabul süreçlerini titizlikle yürüterek, mevcut parçaların performanslarını iyileştirmektedir. Ürün geliştirme çalışmalarımız kapsamında, son yıllarda, yaptığımız projelerle; röportaj 134 OE firmaları için Yeni Nesil Sodyum Dolgulu Supap (OEM Ortaklı TEYDEB Projesi), turbo ve hidrolik yağ pompası parçalarının tasarım, prototipleme optimizasyon, test ve onay süreçlerini tamamlayarak devreye almış bulunmaktayız.

Proses geliştirme ile ürettiğimiz ürünlerin veya yeni devreye aldığımız ürünlerin proseslerini geliştirmek ve verimlilik artırmak amacıyla yeni teknoloji ürünleri ortaya çıkarmak veya mevcut ürünlerde üretim maliyeti avantajı yakalamak üzerine çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sahip olduğumuz makine tasarım ve üretim yetkinliği ile hatlarımızdaki makine parkını gençleştirmek ve proseslerini sürekli iyileştirmek için Ar-Ge projeleri yürütüyoruz. Bu yetkinliğimiz ile supap üretiminde kullandığımız makinelerin, başta kritik prosesler olmak üzere yüzde 50’lik kısmını son 15 yıl içinde yenilemiş ve son teknolojiyi kullanır hale gelmiş durumdayız.

Malzeme geliştirme ile de hedefimiz, ürünlerimizde kullandığımız malzemelerin, performanslarını artırmak ve maliyetlerini iyileştirmek. Alaşımlama ile ihtiyaca yönelik malzeme tasarımı yapabilmek ve Supsan patentli özel malzeme reçeteleri elde etmek ise diğer öncelikli hedefimizi oluşturuyor. Bu çalışmalar kapsamında mekanik test ve ölçümler, malzeme karakterizasyonu, prototip üretimleri ve doğrulama testler ve yüzey kaplama ve ısıl işlem teknolojilerini kullanıyoruz.

Çalışma önceliklerimiz ve yöntemlerimiz kapsamında; malzeme, ısıl işlem ve yüzey kaplama teknolojileri ile takım/kalıp ömrü artırma çalışmaları yapıyoruz. Mevcut malzemelere alternatif olacak aynı veya benzer performans sergileyen malzeme havuzu oluşturarak malzeme doğrulama çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Ayrıca Ar-Ge projelerinde bünyemizde olmayan olanakların kullanımı ve projelerin hayata geçirilmesi için üniversiteler ve araştırma merkezleri ile ortaklıklar oluşturuyoruz.

Dijitalleşme ve bilgi sistemleri kapsamında ise Supsan üretim ve ofis süreçlerinde kullanılan manuel yöntemlerin dijital ortama aktarılmasını, dijitalleşmeyle işgücü israflarını sıfıra indirmeyi, ihtiyaca yönelik yazılım geliştirme kapabilitesine erişebilmeyi, üretim ve diğer süreçlerden veri toplayarak bu verileri analiz etmeyi ve analiz edilen veri ile çalışanları uyaran ve süreci kendi kendine karar veren yapıya dönüştürmeyi amaçlıyoruz. Bu kapsamda tüm üretim ve yönetim süreçlerinde dijital altyapı revizyonu yapmak, muhasebesel süreçlerin optimizasyonunu yapmak ve dijitalleştirmek, üretimdeki kritik proseslerden veri toplayarak analiz etmek ve analiz edilen dataları kullanarak, kestirimci bakım yaklaşımlarıyla erken uyarı sistemleri yaratmak ve bu sistemleri kendi kendine karar veren sistemlere evirmek çalışma alanlarımızı oluşturuyor.Bu konuda 2017’den itibaren, şu ana kadar 7 adet projeye başladık ve 4 tanesini başarıyla tamamladık. Toplamda da 12 adet yönetim sürecini dijital hale getirdik. Öte yandan Ar-Ge Merkezimiz supap sistemlerindeki karmaşık sorunlar söz konusu olduğunda müşterilerimizle bu konuda beraber çalışacak ve sorunlara çözüm üretecek bilgi birikimine, yeteneklere ve araçlara sahip durumda. Sunduğumuz mühendislik hizmetleri ile müşterilerimizin özel gereksinimlerine dayalı olarak supaplar, supap yatakları (bagalar), supap kılavuzları (gaydlar), tırnaklar, itici çubuklar ve aşırı doldurma sistemleri dahil olmak üzere tüm sistem komponentlerin malzemeleri ve tasarımı için kapsamlı hizmetler sunuyoruz. Önerilen bir ürünün performans ve ömür beklentisi, tasarım ve malzeme değişkenleri dikkate alınarak simülasyonlar gerçekleştiriyor ve analizler yapıyoruz.

Müşterilerimize mühendislik anlamında birçok konuda avantaja sunuyoruz. Bu kapsamda Supap-Baga-Gayd tasarımın değerlendirilmesi,malzeme ve tasarımın değerlendirilmesi, supap üzerine gelen statik ve dinamik yüklerin sonlu elemanlar yöntemiyle belirlenmesi hizmetlerini veriyoruz. Ayrıca supap ömrünün sonlu elemanlar yöntemiyle tayin edilmesini ve motor karakteristiklerine göre hesaplamalı akışkanlar yöntemiyle supap üzerindeki sıcaklıkların tayin edilmesini gerçekleştirebiliyoruz. Supap üzerinde oluşan sıcaklıkların belirlenmesi konusunda isetermometrik komponentlerin üretilmesini, termometrik motor testlerinin motor test odasında gerçekleştirilmesini, termometrik test sonrasında parçalar üzerine gelen sıcaklıkların tayin edilmesi ve raporlanmasını sağlıyoruz. Müşterilerimize sunduğumuz diğer hizmetler arasında ise motor test odasında dayanıklılık testlerinin gerçekleştirilmesi ve testler sonrası hasar analizlerinin ve kök sebep analizlerinin gerçekleştirilmesi bulunuyor.

Sürdürülebilirlik konusuna Supsan olarak bakış açınız nedir? Bu konuda neler yapıyorsunuz?
Borusan Holding ve Grup şirketleri sürdürülebilirliği iş süreçlerinin temel taşı olarak görüp kapsayıcı bir şekilde ele alırken iklim, insan ve inovasyon odak alanlarında çalışmalarını yürütüyor. Supsan olarak biz de sürdürülebilirlik konusunu çok önemsiyor bu üç odak alan üzerine çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri başlıklarından seçtiğimiz hedefler stratejik planımız içine alınmış ve 2030 yılında varmak istediğimiz noktalar belirlenmiş durumda. Bu hedeflere varmak için her yıl yapılan iş planları ile projeler ve çalışmalar yürütüyoruz.

İklim başlığı içerisinde ARG-P009 Doğrudan Sertleştirme Proses Tasarımı ve Geliştirilmesi ile yıllık 225K kwh elektrik tasarrufu ve toplam elektrik tüketiminin yüzde 3 düşürülmesini ve dolaylı karbon salınımında 110 ton iyileşme sağlamayı hedefliyoruz. ARG-P004 Isıl İşlem Maliyetlerinin Azaltılması projemiz ile 7.500 kwh elektrik tasarrufu ve dolaylı karbon salınımında 6 ton iyileşme sağlamış durumdayız. Proje kapsamında indüksyon uygulamasıyla, doğalgaz yerine elektrik kullanımı sağlayacak ve 110 ton doğrudan C salınımını azalıtırken, 55 ton dolaylı C emisyon çıkaracağız.

SUP-YK 498 projesi ile Supsan merkezi emülsiyon ve yağ filtrasyon çamurlarını değerlendirerek atığımızı başkasının kaynağına dönüştürüyoruz. Taşlama proseslerindeki işlemler sırasında ortaya çıkan ve içerisinde metal ve taşlama tozları bulunan bu atığı değerlendirerek bertarafa gitmesini önlüyoruz. SKD Türkiye ile hayata geçen TMM (Türkiye Materials Marketplace) platformuna da 2021 Aralık ayı itibari ile dahil olduk. Teknoloji merkezimizde hurdaya atılan makineleri ise revize ederek makinelerin kullanım ömrünü uzatıyoruz. Böylece döngüsel ekonomi sürecine katkıda bulunuyoruz.

İnovasyon başlığında ise Supsan’ın teknoloji olgunluk seviyesini arttıracak inisiyatifler belirledik. Buna göre Supsan genelindeki yoğun iş gücü ve sık tekrar gereken süreçlerin tespit edilmesi, projelendirilmesi ve RPA yazılımına devredilmesi süreçlerini Robotik Süreç Otomasyonu ile yürütüyoruz. Veri Toplama & İşleme ile de ekipmanlar ve tezgâhlar üzerinde veriyi toplayarak; monitoring, optimizasyon ve kestirimci bakım uygulamalarında kullanıyoruz.

2022 yılında inovasyon kapsamında; iş geliştirme, dijitalizasyon ve Endüstri 4.0 projelerini hayata geçireceğiz. İklim kapsamında; döngüsel ekonomi, karbonsuzlaşma, sıfır atık çalışmalarımızı sürdüreceğiz. İklim, inovasyon kapsamında, makine revizyon sürecimizi iyileştirerek 1.5 Mak/yıl revizyon hızımızı 3 Mak/yıla çıkartacağız. Ayrıca vakum evaporatör yatırımımız sonucu, her yıl üretim süreçlerimizde oluşan ve bertarafa giden atık su miktarını azaltarak suyun çevrimiçi kullanımı ile önemli miktarda su tasarrufu sağlayacağız. İnsan başlığında ise “Bu İş’te Bi’Kadın Eli Var” projesi ile fabrikada kadın istihdam oranını arttırmaya yönelik çalışmalarımız bulunuyor.

Son olarak neler söylemek istersiniz?
Otomotiv sektörü bugüne kadar hiç olmadığı ölçekte bir değişim süreci içerisinde. Değişen tüketici ihtiyaçları ve teknolojinin getirdiği yenilikler, sektörde yıkıcı etkiler yaparak bizleri yepyeni bir dünyaya taşıyor. Bu değişime kendilerini adapte edebilen firmaların yaşam süreçlerini devam ettireceği, adapte olamayanlar ve bu dönüşümü gerçekleştiremeyenler için ise bir dönemin sonunun yaşanacağı bir süreç içerisindeyiz. Supsan olarak bizler bu dönüşümü gerçekleştirebilecek doğru stratejileri hayata geçiriyor ve Supsan’ı geleceğe taşımak adına çalışmalarımızı en üst seviyede sürdürmeye devam ediyoruz.

 

Başa dön